29 Mart 2024

Seçim ve geçim

Bursa mitinginde Erdoğan emekli maaşlarını Temmuz ayında, yılın 6 ayındaki enflasyona göre tekrar "masaya yatıracaklarını" söylemiş. Yepyeni bir müjde gibi..

İki gün sonraki yerel seçimlerde, en önemli belirleyici parametrelerden birinin emekli kesimin oyu olduğu, siyasi gözlemciler tarafından sıklıkla dillendiriliyor. Tıpkı geçen yılki genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi.

Bu öngörü, emeklinin sandığa gidip gitmeyeceği kadar, gitmesi halinde kullanacakları tercihi de kapsıyor. Yani kullanacağı oy, haysiyet kırıcı bir beklenti sarmalına itilip, mahkum edildiği yoksulluğun hesabını sormaya mı dönük olacak yoksa "Reis ne eylerse güzel eyler" mi diyecek… Sorunun yanıtı bugünden net olarak verilemiyor. Doğaldır ki her iki ihtimal de tabloya etki edecek önemde. Aslında sandığa gitmeme riski, emeklilerden ziyade genç seçmen nüfusu için daha belirgin bir ihtimal olarak gösteriliyor ancak motivasyonları genç seçmenle aynı olmasa da emekli kesimden de oy kullanmayacağını söyleyenleri duyuyor ve görüyoruz.

* * *

Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu görüşü yabana atmıyor olacak ki, son günlerde yaptığı bütün miting ve seslenişlerde emeklilere düzenli olarak mesaj veriyor.

(Cumhurbaşkanının yerel seçimde sahaya inmesini normalleştirdiğim sonucu çıkmasın bu ifadeden.)

Gerçi bu mesajlar maaşların nasıl iyileştirilemeyeceğine yönelik gerekçelerle dolu. Ve emeklinin refahına katkısı yok ama belli ki Erdoğan'ın konuşma metinlerini hazırlayan ekip, öyle ya da böyle bu konuyu metne dahil etme ihtiyacında. Dahası, aklı başında kimseyi razı edemeyecek argümanlarla bezeme pahasına yapıyorlar bunu. Muhtemeldir ki emeklilerin sürüklendiği yoksulluğun, insanlık onuruyla bağdaşmayan koşulların, uzayıp giden ucuz gıda sırası görüntülerinin iktidara biat etmeyen medya bültenlerinde ilk gündem maddesi oluşu etkili bunda da.

Misal, Bursa mitinginde ne diyor Erdoğan? Dünyada ekonomileri zorlayan en büyük şey enflasyonmuş. Dünyada... Yani biz de bu dünyanın bir parçasıyız ve uzakta birilerinin sebep olduğu enflasyondan biz de etkileniyoruz. Sık sık Avrupa ve Amerika'nın da enflasyonu kontrol altına almaya çalıştığını söylüyor. Söylüyor ki, bu yüksek enflasyonda 22 yıldır ülkeyi yöneten iktidarın, partili Cumhurbaşkanlığı denilen sistemin, faiz kararını İslami referanslarla izah ettiği dönemlerin faturası bulanıklaşsın.

Erdoğan Bursa mitinginde

Temmuz'da masaya yatacak-mış

Erdoğan'ın siyasi kariyerinde en başarılı olduğu yönlerden biri, zaten uygulanagelen, zaten bilinen bazı konuları, kendi politik başarısı veya yeni bir durum gibi sunarak kitleleri ikna edebilmesi, daha doğru anlatımla rıza üretebilmesidir.

Bursa mitinginde Erdoğan emekli maaşlarını Temmuz ayında, yılın 6 ayındaki enflasyona göre tekrar "masaya yatıracaklarını" söylemiş. Yepyeni bir müjde gibi.

Aslında Temmuz artışı yıllardır uygulanıyor. Ancak ilginç olan detay, "yılın altı ayındaki enflasyona göre" demiş olması. Burada yılın ilk altı ayını mı, yoksa temmuzdan sonraki ikinci altı ayı mı kastettiği anlaşılmıyor. Yani hedef enflasyon mu, gerçekleşen dönem enflasyonu mu?

Bu detayın önemi ise şurada:

Hangi enflasyona göre?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in geçen sonbahardaki açıklamasını anımsıyor musunuz? Şimşek, 2024 yılı için gerçekleşen değil maaş artışının yapılacağı dönemin enflasyonunun baz alınacağını söylemişti. Çok eleştirilen bu sözlerin ardında "ücret artışları enflasyona yol açıyor" tezi yatıyordu.

Eğer Erdoğan'ın son sözleri, Ocak-Haziran dönemi gerçekleşecek enflasyonun yansıtılacağı anlamına geliyorsa bu, hesapların yerel seçimin olası sonuçlarını dikkate alarak biraz değişmek zorunda kaldığını gösteriyor. Yani emekli artışlarında hedef enflasyon değil, gerçekleşen dönem enflasyonunun uygulanacağı anlamı.

Fakat hangisi olursa olsun, mevcut tablo emeklilerin içinde bulunduğu güç koşulları kısa vadede değiştirmeye yetmeyecek. Tam da bu nedenle yerel yönetimler, yetki, güç, kapasite ve fonksiyonlarının çok üzerinde "sosyal devlet" fonksiyonu üstlendi. Yani aslında merkezi yönetimin asli görevi olan gelir eşitsizliğini gidermek, kamu kaynaklarını düzgün dağıtmak, toplumun refah düzeyini arttırmak gibi temel fonksiyonlar, bu ucube sistemin derinleştirdiği yoksulluk nedeniyle yerel yönetimlere kaydı.

Normalde kent hizmetlerinin oylandığı seçimler olan yerel seçimleri, genel seçim gibi hissetmemizin nedenlerinden biri de bu. Başka pek çok siyasi ve toplumsal nedeni var kuşkusuz ancak, geçim derdi bir çok dinamiğin önüne geçmiş görünüyor. Bütün iktidarın sahada olmasını da açıklıyor.

Sonucu ise birlikte göreceğiz.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Adalet, hakikat, dezenformasyon

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin verdiği, Atatürk Havalimanı’nda düzenledikleri bombalı saldırı nedeniyle 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olan 6 IŞİD’linin tahliye kararı, ilk derece mahkemesinde yeniden görülecek. Teorik olarak mahkemenin, temyiz kararına direnme hakkı bulunuyor. Ancak o tarihte, yani davanın yeniden görüleceği tarihte, tahliye edilen IŞİD sanıklarının bulunup bulunmayacağı da belirsiz

İhale kanunundaki manidar gecikme

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Kamu İhale Kanunu’nda reform yapılacağından bahsederken, kamuda tasarruf ve mali disiplin ile bağını kuruyordu. Ne var ki, kanundan kaçmanın aracına dönüşen istisnalar ile su yolu edilen pazarlık usulündeki yaygın usulsüz kullanımların önüne nasıl geçileceğine dair henüz bir ipucu bulunmuyor

Sağlık bütçesi kimin için?

2025 yılında Sağlık Bakanlığı için ayrılan ödeneğin yüzde 10’u, şehir hastanelerini işleten 18 firmaya gidecek. Başka bir ifadeyle, gelecek yıl, 18 şehir hastanesini işleten 18 müteahhitlik şirketine 104,6 milyar TL ödenecek

"
"